NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
156 - (2048) وحدثنا
يحيى بن يحيى
ويحيى بن أيوب
وابن حجر (قال
يحيى بن يحيى:
أخبرنا. وقال
الآخران: حدثنا)
إسماعيل، وهو
ابن جعفر، عن
شريك، وهو ابن
أبي نمر، عن
عبدالله بن
أبي عتيق، عن
عائشة؛
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال (إن
في العجوة
العالية
شفاء، أو إنها
ترياق، أول
البكرة).
[ش
(العالية)
العالية ما
كان من
الحوائط
والقرى
والعمارات من
جهة المدينة
العليا، مما
يلي نجد.
والسافلة من
الجهة الأخرى
مما يلي
تهامة. قال
القاضي: وأدنى
العالية
ثلاثة أميال،
وأبعدها
ثمانية من
المدينة.
والعجوة نوع
جيد من التمر.
(أول
البكرة) بنصب
أول، على
الظرف. وهو
بمعنى الرواية
الأخرى: من
تصبح. قال
الإمام
النووي رضي
الله تعالى
عنه: وفي هذه
الأحاديث
فضيلة تمر
المدينة
وعجوتها.
وفضيلة
التصبح بسبع
تمرات منه.
وتخصيص عجوة
المدينة دون
غيرها، وعدد
السبع، من
الأمور التي
علمها الشارع
ولا نعلم
نحن حكمتها.
فيجب الإيمان
بها واعتقاد فضلها
والحكمة فيها.
وهذا كأعداد
الصلوات ونصب
الزكاة
وغيرها. فهذا
هو الصواب في
هذا الحديث. وأما
ما ذكره
الإمام أبو
عبدالله
المازري والقاضي
عياض فيه،
فكلام باطل.
فلا تلتفت
إليه ولا تعرج
عليه. وقد
قصدت، بهذا
التنبيه، التحذير
من الاغترار
به].
{156}
Bize Yahya b. Yahya ile
Yahya b. EyyÛb ve İbni Hucr rivayet ettiler. (Yahya b. Yahya: Bize haber verdi
tâbirini kullandı, ötekiler: Bize İsmail —Bu zat İbnİ Ca'fer'dir— rivayet etti,
dediler.) O da Şerik'den —Bu zat İbni Ebî Nemr'dir—, o da Abdullah b. Ebî
Atik'den, o da Âişe'den naklen rivayet etti ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi
ve Sellem)
«Yaylanın acvasinde şifa
vardır. Yahut o, sabahın ilk zamanında tiryaktır.» buyurmuşlar.
İzah:
Bu hadisi Buhârî
«Et'ime» ve «Tıbb» bahislerinde tahrîc etmiştir.
Acve: Hurmanın güzel
bir çeşidiidir. Yayla diye tercüme ettiğimiz Âlîye: Medine'nin Necid tarafına
düşen tarlaları ve köyleridir. Tihâme tarafına düşenlere Safire denilir. Kaadî
İyad Aliyenin Medîne'ye en yakın yerinin üç mil, en uzak yerinin ise sekiz mil
olduğunu söyler.
Tiryak: Panzehir
mânâsına gelir. Fârsça bir kelimedir.
Aynî bu hadîsin
üzerinde dört vecihle söz etmiştir. Şöyle ki
1- Hurmanın sabahleyin yenilmesi
bildirilmiştir. Öğle ve akşam zamanlarında yenilse zikredilen fayda hasıl
olmaz. Hadîsin bir rivayetinde mekân kaydı bile konulmuş, yayla hurmasında şifa
vardır, buyurmuştur.
2- Yenecek hurmaların
acve cinsinden olması kaydedilmiştir. Bunun hikmeti Acve nev'ini Medîne'ye
bizzat Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in mübarek eliyle dikmiş olmasıdır.
Nesâî'nin Hz. Câbir'den merfû olarak rivayet ettiği bir hadîste :
«Acve cennettendir. O
zehre karşı şifadır.» buyurulmuştur. Hattâbî: «Acvenin zehir ve sihire fayda
vermesi kuru hurmadaki bir hassadan değil. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem)'in Medine hurmasına yaptığı bereket duası neticesidir.» demiş. İbni Tin
de : «Bunun Medîne'nin hususi bir hurması olması ihtimâli vardır. Bu hususta
daha başka sözler de söylenmiştir.
3- Nevevî diyor ki:
«Hurmaların yedi adet olması hususu namazların sayısı ve zekâtların nisabı gibi
akılla bilinemiyor. Bu adet tıbb bahsinin birçok yerlerinde zikredilmiştir. Biz
bunun hikmetini bilemeyiz. Binâenaleyh fazilet ve hikmetine iman ve itikad
vâcibdir.»
4- O günün geceye kadar
diye kayıtlanması geceleyin mezkûr faydanın kalkmış olduğunu gösterir.